ŞİMDİKİ ZAMANIN HÜZNÜ
tavşana meydan
okur. Kendine güvenen tavşan sonunda kibrine yenilir ve yarışı kaplumbağa
kazanır. Daha yavaş da olsa kaplumbağa hep tavşandan öndedir. Tıpkı akrep ve
yelkovan gibidirler onlar. Akrep her zaman yelkovandan önde oluşu ve girilecek
olan saat dilimini göstermesi açısından gelecek zamandır. Yelkovan ise, daha
hızlı olmasına rağmen hep akrebin arkasında kalır ve bu özelliği ile geride
bırakılan zamanı sembolize eder. Bu, geçmişi geride bırakmadan geleceğe adım
atılamayacağını gösterir bize. Zamanın içinde yaşanılan farklı dilimlerden
oluştuğunu gösterir, ya da bizim onu bu şekilde kategorize ettiğimizi. Ancak
saat kadranında adı sanı bilinmeyen ve anılmayan, hatta görmezden gelinen,
akrepten de yelkovandan da hızlı hareket eden üçüncü bir kol daha vardır ki, o
da saatin saniyesini gösterir. İşte o da şimdiki zamandır. O kadar hızlı döner
ki, bir günde 86400 kez tur atar saatin kadranında! Buna rağmen zamanı
isimlendiren akrep ve yelkovandır; yani geçmiş ve gelecektir. Geçmişi yad edip,
geleceğe dair planlar kurarken biz, "şimdi" o kadar çabuk geçer işte.
Şimdi dediğimiz şey ise, hayatın ta kendisidir...
Çünkü
hareketini gözlerimizle takip edebildiğimiz tek kol saatte, işte o saniye'dir...
mizi yok sayar, oysa anı'lardan
soyutlanmış bir an hayatımızın en anlamsız noktasıdır. Hayata/ yaşama dair
gelecek hayalleri kurmamızı da engeller dijital saatler. Çünkü ona baktığımızda
geleceğimizi işaret eden bir akrep yoktur. Her şeyin, birimi farklı sayısal
değerlere indirgendiği hayatımız da, geleceğimiz de hızlı hızlı akıp giden
rakamlardan ibarettir sadece.
Oysa,
sadece farkında bile olamadığımız bir şimdi'dir o ve göz açıp kapayıncaya kadar
geçer...
Yorumlar
Yorum Gönder