BİZİM BÜYÜK AKILSIZLIĞIMIZ

Telefonlar akıllandıkça biz aptallaştık. Çünkü içerisindeki uygulamalarla bilgiye hiç olmadığı kadar çabuk ulaşmaya başladık. Bilgiye çabuk ulaşmaya başladığımız için de artık onu öğrenme ihtiyacı duymaz olduk. Ancak edindiğimiz her bilginin bizim zekamız üzerinde etkisi olduğunu unuttuk. Herhangi iki şeyi karşılaştıramaz, belli durumlardan sonuçlar çıkaramaz olduk; kendimizi/ve dilimizi 200 kelimeye hapsettik, biz fazla konuşmayalım/yazmayalım diye emojiler girdi akıllı telefonlarımıza. Sadece okumadığımızdan değil, yaşayamadığımız için de kelime dağarcığımız azaldı. Çünkü akıllı telefonlarımızdan hayatı yaşayanların videolarını seyretmekle meşguldük o ara. Ama onlar da yaşadıklarını paylaşalım derken yaşadıkları anın tadına varamadılar.
Sonra evin atıl bir kenarında duran, üstüne dantel örtülmüş 35 ekran tüplü televizyonlarımız, evin baş köşesinde duran 165 cm (65 inç) ekranlı dev 4K UHD Android LED TV'lere dönüştü, ki şu kısaltmaların hiçbirinin anlamını bilmiyorum). Önceleri hayatımızda ve evimizde ufak bir yer kaplarken televizyonlar, böylece hem hayatımızda hem de evimizde en büyük yeri kaplamaya başladı. Dolayısıyla kendimizi onun parlak ekranından alamaz olduk ve iyice aptallaştık.
Ufacık bir buzdolabımız olurdu eskiden mutfağımızda, 2-3 gün ne yiyeceksek sadece onu saklamaya yarardı. Daha fazlasını ne siz alırdınız, ne de buzdolabı. Şimdi yeni evlenip ev düzecekler, 630 Lt. çift kapılı, gardrop tipi, derin donduruculu devasa buzdolaplarını alıp mutfaklarına yerleştiriyorlar. Sanırsın ki evlerinde ordu besleyecekler. Ama tabii, bu büyük buzdolabını bir de doldurmak gerek. Markette iki market arabasını doldurmak gerek önce, yarısı yenmeden çöpe atılacak olan gıda malzemelerini buzdolabına doldurmadan önce. Ve böylece "kocaman" limitli kredi kartındaki açığı daha da büyütmek gerek, ki sistemin bize verdiği "tüketici" tanımını hak edelim.
Tabii, eşyalar bu kadar büyüdükten sonra, onların sığabileceği daha büyük evlerin yapılması gerekir. Evler büyüdükçe, büyüyen odaları da eşyalarla doldurmak gerekir. Bir süre sonra 120 m.2 3+1 eve sığamaz oluruz. Daha büyüğünü isteriz. Öyle ya, insan hep daha büyük olsun ister!
Eşyalar büyür, evler büyür; evler büyüdükçe insan içinde bulunduğu yüzölçüme sığamaz olur, şehirler büyür. Onlar büyüdükçe büyümeyen tek şey insanın kalıbıdır, ama yine de hiçbir yere sığamaz insanoğlu. Ama bu kadar akıllı ve büyük teknolojilerle istila edilmiş hayatında kendi aklının/zekasının gittikçe ters orantılı olarak ufaldığının ve aptallaştı(rıldı)ğının farkına varamaz. Bunca elektronik aletin kendine sağladığı "boş" uygulamalarla hayatını öylesine yükler ki kendisine ayıracak zaman ve yer bulamaz kendi hayatında. Ekranda sürekli olarak "Full Memory/Dolu Hafıza" yazısını görmeye başlayınca, hayatından neyi çıkaracağına dair bir tercih yapamayacak konuma gelmiştir zaten.
Ve bütün bu kapitalist sisteme de "medeniyet" adını verir insanoğlu; ama o medeniyet en sonunda insanın gömüleceği 2m.'lik alanı da ona parayla satar. Sonra bütün o büyük yaşantınızı geride bırakarak o 2m.lik alana sığmak zorunda kalırsınız!

Yorumlar

Popüler Yayınlar