SÜMERCE VE TÜRKÇE- II
Daha önce "Sümerce veTürkçe" başlığında Sümerce ile Türkçe arasındaki benzer ve aynı kelimeleri
paylaşmaya başlamıştım; Türkçe'ye geçmiş (Arapça, Farsça vs.) yabancı kelimeleri ayırmadım. Şimdi bu ikinci yazıda bu paylaşıma devam ediyorum. Her
iki çalışma için de Nafiz Aydın'ın Büyük Sümerce Sözlük'ünden ve http://psd.museum.upenn.edu/nepsd-frame.html
adresindeki The Pennsylvania Sumerian Dictionary'den faydalandım.Sümerce
kelimeden sonra varsa kelimenin Akadça'sını (eğer sadece Akadça varsa akd. diye
kısalttım), sonra kelimenin Türkçe anlamını ardından da, '/' işaretinden sonra,
Türkçe kelime karşılığını verdim.
a-ga= arkatum= arka, arka
taraf, daha sonra/ arka
a-gar/agar/a-ga-ra=
yıkamak, bulaşık yıkamak/ ağarmak
a-kar= yük, eşya, alet/
akar (tarla, bağ, bahçe, mülk, ev, dükkan)
laqlaqqum (akd.)= leylek/
leylek
a-si-ri= asirum= esir,
tutsak/ esir
a-as-gar= silah,
savunmak/ saldırmak için kullanılan araç/ asker
a-dam= oturma, ikamet,
konut, ev, yuva, kümes/ dam
aklu (akd.)= yönetici,
müfettiş, denetmen, kontrolör/ akıl
uras= dünya (yer)/ uras,
uraz (şans, talih)
dagal= geniş, geniş alan
> dagal-tag= geniş tabanlı/ dağ
dim-sah= ayı, hayvan
(hastalık demonu?)/ timsah
e-bar-ra= dışarıdaki ev/
baraka
as-tah= arzu, istek/
iştah
ba-gi= su kaplumbağası/
bağa (Anadolu'da kaplumbağa için kullanılır: su bağası, kara bağası gibi)
ba-ra-kar-ra= bozuk,
tahrip edilmiş, bayat, çürük, viran/ baraka
mislum (akd.)= yarım,
buçuk/ misli
sahar= yer (dünya),
toprak, toz/ seher
im...seg= yağmur,
fırtına/ şimşek
kur-gal= Yüce dağ
(Sümerlerde yer ve göğün birleştiği yeri temsil eden tapınak metaforu)/ kurgan
(korıgan> korunan yer)
tabakum (akd.)= dökmek,
boşaltmak/ tabak
bulug= büyümek, gelişmek,
yetiştirmek, evlatlık çocuk; bulug,-ga= talebe, öğrenci/ buluğ (çağı)
da-pa(-n)= tapannum=
sürgü, tapan/ tapan
salatum/ salaqum (akd.)=
kesmek, parçalamak/ salata
dimma= temum, tertum=
düşünce, görüş, kanı, niyet, tasarım, yönerge/dimağ, tamim
dub-dim= targumannum=
tercüme etmek/ tercüme, tercüman
kutum (akd.)= testi,
sürahi, kutu/ kutu
mubassirum (akd.)=
haberci, ulak/ mübaşir
gab-bar/ gabar= kaparrum=
çoban oğlan/ cabbar (cebir, güç kullanan)
harabum (akd.)= boş,
ıssız olmak/ harap
temum (akd.)= eğitim,
öğretim, talimat, yönerge/ tamim
kumurrum (akd.)= anamal,
sermaye, toplam tutar/ kumar
ges-he= gök, gökyüzü,
sema, kubbe/ gece
hawirum, hirtum (akd.)=
eş, karı ya da koca/ havari
gir= bıçak, hançer, kama,
kılıç, ustura, bıçaklamak/ girmek (bu kök 'gir'me eylemini yapan tüm alet
isimlerini ve fiilleri karşılıyor)
aqrabum (akd.)= akrep
harub= harubum= keçi
boynuzu/ harnup
hasarum (akd.)= güçsüz,
zayıf, yetersiz, sakat, kötürüm, topal olmak, aciz/ çaresiz
harasum (akd.)= bağlamak/
haroşa (bir örgü türü)
medelum= mandal
gud= kısa, kısalık/ güdük
sig; si(-ga)= düşük,
alçak; geç, ufak, dar/ sığ
iri= hastalık, rahatsız,
illet/ irin
izi= ateş, ısı, mangal/
ısı
ka-a-su= kadeh, tas,
kase/ kase
ka-garas-a= felaket,afet/
kargaşa
ka-gir= kamış, hasır,
saz, kabuk, yaprak gibi bitkilerden örülmüş taban veya tavan örtüsü/ kagir yapı
(ahşap)
ka-la-a= artık, bakiye,
kalıntı/ kalan
ba-bar-ra= dış kapı/
kabara (ahşap kapılarda kullanılan geniş başlı metal çivi)
kab=kappum= sap, bıçak
sapı, kabza; kanat/ kabza
kın= sap, tutamaç,
tutamak/ kın (kılıç vs.)
ki-la= ağırlık/ kile
batultum (akd.)= genç
kız, gelin/ betül (temiz kadın, bakire)
aba, ab= göl, deniz/
ab=su
lugud= irin, iltihap,
akışkan, sıvı/ likit
ma-al-ba= mal, varlık/
mal
men= ben kendim/ men, ben
zimum (akd.)= yüz, çehre,
surat, görünüm/ sima
nam-gu-ra= yaygara,
çığlık, haykırma/ yaygara
pis-itu= kibritum=
kükürt/ kibrit
pu= pınar
etequm= geçmek, aşmak,
tecavüz etmek/ etek
ra-zu= yalvarma, rica,
niyaz (a-ra-zu)/ arzu, rıza, razı
gilim= kilimbum= halat,
sicim, urgan/ kilim
garas=karasum= kamp yeri/
garaj
Yorumlar
Yorum Gönder