YERDEN GÖĞE TANRI


İbrahimi dinler, paganizmin her şeyde "bir tanrı" gören, kendini doğayla bütüncül gören "insani" anlayışına karşı oluşmuşlardır. Onlar tanrı(ları) bire indirgeyip insan doğasından ayırıp ayrı bir saf oluşturmuşlar, ayrıca o tek tanrıyı gökyüzüne yerleştirerek insanın gözü önünden uzaklaştırmışlardır. Hatta kentlerini ve yaşam alanlarını içinde binbir tanrı bulunan doğadan kopararak insanı betondan dört duvar arasına hapsetmişlerdir. Tipkı tanrıyı da insandan ve dünyadan uzakta, bir cennete hapsettikleri gibi. Böylece insan doğa nezdinde sevip-saygı duyduğu tanrılardan soyutlanıp, daha çok korkunun, helal/sevap-günah hesabının şekillendirdiği tek tanrıya mecbur bırakılmıştır. Dolayısıyla doğaya karşı duyduğu saygı ve sevgiyi de kaybetmiştir. Doğayla bütüncül, içiçe bir yaşam sürerken, artık kendisini doğanın tek hakimi olarak görmeye ve onu şekillendirmeye başlamıştır. Ama onun şekillendirmesi yapıcı değil, yıkıcı bir şekilde maden ve taş ocakları, HES'ler, nükleer santraller, kentleşme ile doğa üzerinde negatif etki yapacak şekilde gerçekleşmekte ve bu da insanın kaybettiği değer yargılarını bize göstermektedir. 
O, yaşarken içimizde bizimle beraber varolan bir tanrıdan; öldükten sonra ulaşılması, gidilmesi gereken bir tanrıya dönüş(türül)müştür.  Ama yine de küçüklüğünden beri insanın zihninde oluşan Allah/Tanrı kavramı hep insan (antropomorf) şeklindedir; çünkü insanlık tarihi boyunca, ilahi dinlere kadar doğal olarak pagan olan insan, tanrıyı kendinden başka şekilde düşünmemiştir (Resim, Müslüman çocuklar üzerinde yapılan bir araştırmadandır ve hepsi Allah'ı insan şeklinde -halk arasında ak sakallı dede denen tarzda- resmetmiştir. Söz konusu çalışmaya aşağıdaki kaynaktan ulaşabilirsiniz)... 

Kaynak: Halise Kader Zengin; "Almanya'daki Müslüman Çocuklarda Allah Kavramı'nın Gelişimi", A.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, 51:1 (2010), ss.213-248.
 

Yorumlar

Popüler Yayınlar