TÜRK TOPLUMUNDA KADIN

Kategorizasyon yapmak en başta bizi "insan" olmaktan, insani değerlerden uzaklaştırıyor. Türk kızı öyle, Ermeni kızı böyle, Alman kızı şöyle olmalıdır demek kadar uygunsuz bir şey olamaz. Türk kızı öyle olacak (gelenek göreneklerine bağlı, evine kocasına sadık, kocasını dinleyen, konuşmayan, 'hanım hanımcık' vs. –henüz evlenmeden önce toplum tarafından kişiliğinde kodlanan kriterler olarak) ama Türk erkeği kendisi istediği gibi olacak. Siz hiç "Türk erkeği nasıl olmalıdır?" diye soran bir soru veya insan duydunuz mu? Hayır! Çünkü bu tür bir kategorizasyonla yapılmak istenen, Türk ulusuna uygun bir kadın standartı belirlemektir. Üstelik ne kadar ilginçtir ki bu standartı belirleyen de erkeklerdir, çünkü sadece onların kafasında "evlenilecek kız" ve "çıkılacak/gönül eğlendirilecek kız" ayrımı vardır ve bu standartlarla kendi isteklerini bedenleştirmeye çalışmaktadırlar. Bütün kadınların davranışlarını bununla sınırlandırmaktırlar. "Türk kızı nasıl olmalıdır?" sorusu işte bu "evlenilecek kız"ın tanımına girer; aksi durum ise gezin, tozun, istediğinizi yapın anlamına gelir. Bu da cinsel ayrımcılığın başka bir şeklidir ve kadının özgürleşmesine, birey olmasına engel olmak için yapılır. . .

Hatta en başta Türk kızı ve Türk kadını olarak yapılan ayrım bile toplum nezdinde bir çeşit damgalamadır. Zira biz de evlenmemiş ve cinsel ilişkiye girmemiş kadına kız, kızın evlenip cinsel ilişkiye girmiş durumuna ise kadın denmektedir. Yani bir bakıma evlenmeden önce sevişmeyi, cinsel ilişkiyi hoş görmeyen veya evlenirken gelinin beline bekaret sembolü kırmızı kurdela bağlayan bir toplumda “kadın” kelimesi kötü anlam kazanmaktadır.

Belki de o yüzden aynı zamanda dilimizde “karı gibi (oturma, gülme, konuşma, giyinme vs …)” gibi bir tanımlama vardır.

Belki de o yüzden, aslında bizde "Türk Kadını" yoktur.
Onun yerine anne, bacı, yenge, abla, teyze, hala vs. gibi kadını toplumsallaştıran/ toplumun malı haline getiren tanımlamalar vardır; bu nedenle "kadın" olmayı başarana bizde toplum "iyi gözle" bakmaz; çünkü bireysel bir kimlik kazanıp toplumun çerçevesinden çıkmıştır.

Oysa en başta "insan" olmak gerekir... Yukarıdaki ayrımlar ise insana ve insanlığa göre değildir... 

NOT: Kadına karşı geliştirilen bu "kötücül" ve "nefretsel" tutum sadece bizde değil, tarih boyunca ve günümüzde tüm toplumlarda yaygındır. Bizde bu davranışın kırılması biraz daha geç bir zamana kalmıştır. Bunda muhafazakar toplum yapısının ve dinin etkisi büyüktür. "Din" burada genel bir tanım olarak kullanılmıştır ve tüm göksel dinler "kadın"a karşı tutumu ve bakış açısını geliştirmişlerdir. Bu konu ve kökenleri hakkında geniş bilgi edinilebilmesi için aşağıdaki kitapları kesinlikle okumanızı öneririm.

 

Yorumlar

Popüler Yayınlar