SÜMÜKSÜ CANLILAR


- Küçükken burnumdan çıkardığım sümüğü topak yapıp, nereye gittiğine bakmadan boşluğa misket atar gibi yollardım. Artık kimin kafasına gelir ya da gelmez, veya nereye gider kestiremezdim tabii!
- Burnumu karıştırırken okuldaysam eğer, burnumdan çıkardığım sümüğü sıranın altına sıvardım. Bazan benim ya da başkalarının bir önceki sümük işleri elime takılırdı, ama o zaman bunun sümük olabileceği hiç aklıma gelmemişti. Daha doğrusu bu eylemi bir tek kendimin yaptığını sanıyordum o zamanlar, ama öyle değilmiş!
- Sınıfta öğretmen soru sorduğunda herkes parmak kaldırır, ben de burnumu silme bahanesiyle sıranın altına saklanır, bir de burnumu sildiğim belli olsun diye sesli sesli sümkürürdüm. Yine sonradan fark ettim ki, aslında sınıfın yarısı sıranın altında burnunu siliyormuş!
- Küçükken akan burnumu kazağımın yenine silerdim, bir süre sonra kuruyan sümük de güneşde pırıl pırıl parlardı. Bunu ilk fark ettiğimde (zira silerken böyle parlayacağını bilmiyordum) sümüklü böceğe neden sümüklü böcek dendiğini de öğrenmiş oldum.
- Küçükken annem cebime bez mendiller koyardı okula giderken, malum çocuk dediğin sümüklü olur, sürekli akar burnu (zira bu yalıtılmamışlığın, sokakta büyümenin belirtisidir ve büyüyünce dayanıklı olacağının. Şimdi çocuklar steril ortamlarda, sokaktan yalıtılmış olarak büyüdüklerinden burunları akmaz, ama aynı oranda da dayanıksız olurlar). Neyse, dolayısıyla bu bez mendiller kısa sürede sümükle dolardı. Annem de onları yıkamadan önce sümükleri çıksın diye kaynatırdı. Bir tencere dolusu sümük kaynaşırdı önümde.
- Şimdi kağıt mendiller çıktı malum, ama bu da başka bir korku getirdi beraberinde. Eğer benim gibi kuvvetli sümküren biriyseniz, her sümkürüşten sonra patlayan kağıt mendili delip geçen bir sümük parçası üzerime yapışmış mı diye kontrol etmek zorunda kalıyorsunuz.
 
Evet, bilmem okurken iğrendiniz mi? Ama kaçınız çocukken bunlardan birini bile yapmadığını söyleyebilir? Ya da şimdi/artık hiçbirini yapmadığını söyleyebilir? Sümüğümüzden iğrenmek kendi çocukluğumuzdan iğrenmek demektir, kendimizden iğrenmek demektir… İnsanın kendine ve kendi bedenine yabancılaşması, bedeninin ürettiği her türlü sıvı ve katı atıktan iğrenmeye başlamasıyla başlar. Aslında o “iğrenç atıklar”ın bedenimiz için çok önemli işlevleri vardır. Unutmayın!

NOT: Birden aklıma zorla okşadığı sümüklü Afrikalı çocuğu iğrenerek bırakan ve hemen yanındakilerden ıslak mendil isteyen Emine Erdoğan geldi. Nedense artık! Demek ki insanların sümüğe yaklaşımı, onların insanlığa yakınlığının da göstergesiymiş…

Yorumlar

Popüler Yayınlar